Yazar

drfcetin@yahoo.com

1 makale bulunmakatadır

Bak arkadaş; ölüm var!

Vallahi de var. Hem de yakın, hesapsız ve aniden geliyor.

00:53 - 18 Haziran 2015

+A

-A

Otuzlu yaşlarında fark ediyor gerçeği belki de insan. Dede ve nine hadi neyse, babanın geçen yıl emekli olan iş arkadaşı, mahallenin huysuz ihtiyarı, ilkokuldaki öğretmenin bile, sen otuzunu yarılarken ağır ağır çekiliyorlar sahneden.
“Arkadaşının babasının cenazesine katılmak” gibi bir misyonun oluyor.
“Acı gününde yanında olmak “ anlam kazanıyor.
Her cenaze çıkışında telefona uzanıp, kendi anaocağını arıyorsun mesela, eften püften bir bahane uydurarak. Bir ses duymak, beraber bir hafta sonu planı yapmak ihtiyacı hissediyorsun; içten içe garipseyerek. Yakıştıramasan da seninkilere ölümü, bir yanın hep korkuyor eksik kalmaktan. Diyetine uymadığı için kızıyorsun, ilaç kutularını sayıyorsun; düzenli aldı mı acaba?

Zamansız gidenler oluyor bir de, yakıştıramadıkların, kabul edemediklerin…
Adını duymadığın saçma bir hastalık, anlamsız bir trafik kazası, gereksiz bir başka veda bahanesi…Okul yıllarından, arka sırada uyuklayan mıymıy oğlan; askerden, güzel türkü söyleyen Ağrı’lı; geçen yaz evlendiğinde düğününe gidemediğin uzak akrabanın kızı…

Otuzlu yaşlarında iki can; Oktay Çakmak, Mehmet Erdem..
Onları Demre'de bir dalış kazasında kaybettik bu hafta. Günlerdir dalış camiasının gündemi bunun üzerine. Bakıyorum, üniversite arkadaşları haylazlıklarını, iş arkadaşları başarılarını, dalış öğrencileri tatlı dilini, tekneden tanıyanlar kahkahalarını anlatıyor ikisinin de. Tüm anlatılanlar huzurlu. Tüm hikayeler mutlu. Dolu dolu yaşamış, yaşatmış, okumuş, öğrenmiş, öğretmiş, en çok da hayatını insanlarla paylaşmış adam gibi adamlar.
Gidene ağlayan da çok, ardından dua eden de. En çok, gidip de buradakileri yalnız bırakmalarına kırgın herkes.
Belli ki herkes kanıyor, kanını içine akıtıyor.

Bak arkadaş; ölüm var! Vallahi de var.
Hem de yakın, hesapsız ve aniden geliyor.

Sen gittiğinde, buradakiler eksik kalacak… senden önce gidenlerin sende bıraktığı yoksunluk hissini hatırla… öyle olacak işte…

Arkandan konuşacak herkes. Iyi hatıralar bırak onlara.
Gideceğin aklında dursun hep, dünyaya kazık çakacak gibi yaşama.
Doldur kısacık hayatını tıka basa, bittiği gün içinde ukte kalmasın hiçbirşey.
Ayrılırken bırakacağın miras, dost meclisindeki kahkahaların, kötü gündeki desteğin, 20 sene önceki yanık makarna tenceren olsun.
Gündelik dertlerle can sıkan değil, yanına gidildiğinde yüz güldüren ol.


Demem o ki;
Sen gittiğinde; yaşanmışın tadı, ağır basmalı acının zehirine.

Sana son görevini yaparken insanlar; seni böyle bilirlerse, böyle uğurlarlar işte...

Adam olana, adam gibi muamele yani...

Nazım ne güzel özetlemişti tüm bunları;
"Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın,
...
yani; öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
              yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,

hem de öyle, çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde, ölüme inanmadığın,
                                           yaşamak yanı ağır bastığı için ..."

Facebook'ta paylaş butonu
Print

YORUMLAR

Facebook Yorumları
YORUM YAZ
1000
Sinem özkan 30 Nisan 2016 17:35

Kaleminize sağlık hocam. Insan geçtiği yollarda iyi iz bırakmalı. Ne güzel de anlatmissiniz

Cevapla
ÖNE ÇIKANLAR

  • Genel
  • Türkiye
  • Öne Çıkan Firmalar
  • Ekonomi
  • Teknoloji
  • Duyurular
  • Kaynarcaspor
  • Kaynarca Emlak
  • siyaset
  • Cenaze

ANKET

Sayfalar

LİNKLER

ARŞİV

HAVA DURUMU

Günlük Gazeteler

Oku